GİRİŞ
Anonim ortaklıklarda genel kurul(GK), pay sahiplerinin
veya temsilcilerinin usulüne uygun çağrı üzerine belirli bir gündemi görüşmek
ve karara bağlamak için bir araya gelmesinden oluşan, ortaklığın karar ve irade
organıdır[1].
Genel kurul, oy hakkına sahip paysahiplerinin veya
temsilcilerinin iradelerini açıkladığı ve bilgi aldığı ve ortaklık işlerine
ilişkin bazı hakların kullanıldığı bir kuruldur[2].
Genel kurul kararlarının geçerli olabilmesi için bazı
şartların yerine getirilmiş olması gerekir. İlk olarak, genel kurulun
toplanmasında toplantı nisabı ve karar alınırken karar nisaplarına uyulmuş
olması gerekir. Ayrıca alınan kararların kanuna iyiniyet esaslarına ve şirket
esas sözleşmesine aykırı olmaması gerekmektedir.
Genel kurul kararlarının butlanı eTTK’da düzenlenmemiş,
kararların butlan sebebiyle batıl olması durumu BK hükümlerinden yararlanılarak
tespit edilmekteydi. Yeni TTK ’nun yürürlüğe girmesiyle birlikte, butlan
sebebiyle batıl olan kararların hangi hallerde meydana gelebileceği
düzenlenmiştir. Ancak genel kurul kararlarının yokluğunun hangi durumlarda
oluşacağı düzenlenmemiştir.
GENEL OLARAK
Bir genel kurul kararının yokluğu başlangıçtan itibaren
bir genel kurul kararının mevcut olmadığını ifade eder[3].
Genel kurul kararları hakkında, aynı zamanda hukuki işlem olmaları nedeniyle,
sakat hukuki işlemlere uygulanan müeyyideler uygulanabilir[4]. 6102 sayılı TTK ile, genel kurul kararlarının sakatlığı,
6762 sayılı TTK’ya nazaran farklı şekilde düzenlenmiştir. Bu farklılık, alınan
kararların butlanı, kararların iptali için açılan davalarda ileri sürülen
aykırılıkların, genel kurul kararlarının alınmasında etkili olması ve özel
iptal sebepleri konularında olmuştur[5].
6102 sayılı TTK’da butlanla malul genel kurul kararları açıklanmasına rağmen,
yokluk müeyyidesinin hangi hallerde ve neye göre söz konusu olacağına dair
hiçbir hüküm yer almamıştır.
TTK md.423’e göre, ‘’Genel kurul tarafından verilen
kararlar toplantıda hazır bulunmayan veya olumsuz oy veren pay sahipleri
hakkında da geçerlidir’’. Kanun hükmü çok nettir. Genel kurul kararları, ister
olumsuz oy vermiş olsun, ister muhalefet şerhini tutanağa geçirtmiş olsun,
isterse toplantıya katılmamış veya vekaleten dahi temsil edilmemiş olsun, tüm
anonim şirket ortakları hakkında geçerli ve bağlayıcıdır[6].
A- GENEL KURUL KARARLARININ YOKLUĞU
Bir genel kurul kararının yokluğu, başlangıçtan itibaren
bir genel kurul kararının olmadığını ifade eder. Öncelikle, genel Kurul
kararlarının meydana gelebilmeleri koşullarını belirleyen TTK hükümleri topluca
değerlendirildiğinde, bir genel kurul kararından sözedilebilmesi için ‘’genel
kurul’’ ve ‘’karar’’ unsurlarının varlığı gerekir.
TTK’na göre bir genel kurulun varlığından sözedilebilmesi
için ilk koşul, paysahiplerinin ve temsilcilerinin genel kurul olarak bir araya
gelmeleri, yani toplanmalarıdır(Bkz. TTK md.415, 425 vd.; 409 vd.; ve 416)[7].
Genel Kurul toplantısının geçerli olabilmesi için ilk olarak geçerli bir davet
olması gerekir. Davetin hangi şekilde yapılabileceği TTK’da, diğer özel
kanunlarda ve anasözleşmede belirtilen şekillerde yapılmalıdır. Bunun tek
istisnası, bütün pay sahipleri veya temsilcilerinin toplantıda hazır
bulunmaları ve içlerinden hiçbirinin toplantı yapılmasına ve karar alınmasına
herhangi bir şekilde itiraz etmemesidir. Genel olarak bir davetin
varsayılabilmesi için şu üç ana koşulun gerçekleşmiş olması gerekir:a)Davet
bütün paysahiplerine yapılmış olmalıdır; b)Davet, kanun veya anasözleşmeye göre
görevli veya yetkili organlar veya kişiler tarafından yapılmalıdır; c)Davet,
şekil ve özü bakımından olağan bir dikkat ve özeni gösteren her paysahibinin
belli bir yer ve zamanda genel kurulun toplanacağını tahmin edebileceği
nitelikte olmalıdır.
1)Davetin Tüm Paysahiplerine Yapılması:
Genel kurul toplantısına davetin bütün paysahiplerine
veya temsilcilerine yapılması davetin geçerlilik koşuludur. Toplantıya
davetin’’Pay defterinde yazılı pay sahipleriyle önceden şirkete pay senedi veya
pay sahipliğini ispatlayıcı belge vererek adreslerini bildiren pay sahiplerine,
toplantı günü ile gündem ve ilanın çıktığı veya çıkacağı gazeteler, iadeli taahhütlü
mektupla...’’ bildirilmesini emreden TTK’nun 414. md. si hükmü, her bir
paysahibinin genel kurul toplantısından haberdar olabilmesinin ve anılan temel
paysahipliği haklarını kullanabilmesinin asgari koşullarını düzenlemektedir ve
bu niteliği ile mutlak emredici bir hükümdür[8].
2)Davetin Yetkili Organ Veya Kişilerce Yapılması:
Genel kurul, süresi dolmuş olsa bile, yönetim kurulu
tarafından toplantıya çağrılabilir. Tasfiye memurları da, görevleri ile ilgili
konular için, genel kurulu toplantıya çağırabilirler(TTK md. 410). Yönetim
kurulu genel kurulu her faaliyet dönemi sonundan itibaren üç ay içinde olağan
toplantıya(TTK md. 409/1) ve ‘’lüzumu halinde’’ de olağanüstü toplantıya(TTK
md. 409/2) çağırır. Ancak görev süresi sona ermiş veya seçimine dair karar
kesinleşmiş mahkeme hükmüyle geçersiz olan yönetim kurulunun genel kurulu
toplantıya davet yetkisi yoktur.
Yönetim kurulu davet yetkisini kurul olarak haizdir. Bu
nedenle davet konusunda kurul olarak karar alması gerekir. Kurul üyelerinden
birisi veya birkaçı da kurul kararı ile davetin yapılması konusunda
görevlendirilebilirler. Geçerli bir davet yapılmış olması için yönetim
kurulunun davet konusunda aldığı kararın da hukuken geçerli olması gerekir[9].
Eğer davet yetkisiz kişilerce ‘’Yönetim kurulu’’adına yapılmışsa, yokluk söz
konusu olur ve yetkili olmadıkları halde genel kurulu yönetim kurulu adına
toplantıya çağıranlar bu nedenle doğan zararlardan sorumludurlar.
3)Davetin Yapılış Şekli ve İçeriği Bakımından Geçerlilik
Koşulları:
Paysahiplerinin genel krurul toplantısına ne şekilde
davet edilebilecekleri TTK’nun 414. Md.sinde düzenlenmiştir. Buna göre, ‘’(1)Genel
kurul toplantıya, esas sözleşmede gösterilen şekilde, şirketin internet
sitesinde ve Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanan ilanla çağrılır. Bu
çağrı, ilan ve toplantı günleri hariç olmak üzere, toplantı tarihinden en az
iki hafta önce yapılır. Pay defterinde yazılı pay sahipleriyle önceden şirkete
pay senedi veya pay sahipliğini ispatlayıcı belge vererek adreslerini bildiren
pay sahiplerine, toplantı günü ile gündem ve ilanın çıktığı veya çıkacağı
gazeteler, iadeli taahhütlü mektupla bildirilir. (2) Sermaye Piyasası Kanununun
11 inci maddesinin altıncı fıkrası hükmü saklıdır.’’ Bu koşulların yerine
getirilmemesi durumunda, böyle bir davet üzerine toplanan genel kurulda alınmış
olan kararlar yoklukla maluldur; meğerki ‘’davetsiz genel kurul’’ koşulları
gerçekleşmiş olsun.
Genel kurulun daveti şekline dair anasözleşmede öngörülen
diğer gazete ve araçlarla ilan yapılmamış olması da davetin ve bu davetin
üzerine toplanan genel kurulda alınan kararların yokluğuna yol açar[10].
Buna karşılık anasözleşmede birden çok defa yapılması öngörülen ilanların bir
kere yapılmış olması davetin yokluğuna neden olmaz. Çünkü davetin en az varlık
koşulu gerçekleşmiştir. Keza, TTK’nun 414. Md.sinin toplantı ile davet arasında
en az iki haftalık bir süre bulunmasına ilişkin hükmü ‘’nisbi emredici’’
nitelikte olup, bu hükme aykırılık davetin usulsuzluğune ve ilgili genel
kurulda alınan kararların iptaledilebilirliklerine yol açar[11].
Davetin içeriği bakımından, genel kurul toplantısının
yeri, zamanı ve gündemi yer almalıdır. Davet ilan ve mektuplarında ortaklığın
ünvanı hiç gösterilmemiş veya gösterilen ünvanın ortaklığa ait olduğu
anlaşılamıyor ise, yapılan davet ve bu davet üzerine toplanan genel kurulda
alınan kararlar yok sayılmalıdır.
Toplantı yeri ve zamanının da yeterli şekilde
gösterilmesi gerekir. Aksi halde, davetin ilgili bulunduğu genel kurulda alınan
kararların iptaledilebilirlikleri sözkonusu olabilir. TTK md. 409/3 ’de anasözleşmede
aksine bir hüküm bulunmadıkça, genel kurulların ortaklığın merkezinin bulunduğu
yerde toplantıya davet edileceği belirtilmiştir. Anasözleşme ile toplantı
yerinin belirlenmesi yetkisinin daveti yapacak organa, örneğin yönetim kuruluna
bırakılması da mümkündür. Bu takdirde, daveti yapan organın bu yetkisini
iyiniyetle kullanması gerekir. Aksi halde, İlgili genel kurulda alınan kararlar
iyiniyete aykırı alınmış, iptaledilebilir kararlar olur.
Davet ilan ve mektuplarında genel kurul toplantısının nerede
ve ne zaman yapılacağı hiç belirtilmemiş veya tamamıyla yanlış ya da pay
sahiplerinin toplantı yer ve zamanını saptayabilmelerine imkan bırakmayacak
derecede noksan veya şaşırtıcı nitelikte belirtilmiş ise, böyle bir davet
üzerine toplanan genel kurulda alaınan kararlar iptal edilebilir kararlardır[12].
Genel kurulu toplantıya davete dair olan ilan ve davet
mektuplarında toplantı gündeminin yer alması gerekir. TTK md. 413 doğrudan
doğruya halihazır paysahiplerinin çıkarlarının korunmasına ilişkin olduklarından ‘’nisbi emredici’’ niteliktedirler. Anılan
maddeye aykırı olarak(yani davet metninde gündemü hiç veya gereği gibi
göstermemiş olarak) yapılan davet yok olmayıp usulsuzdür; ve bu usulsuz davet
üzerine toplanan genel kurulda alınan kararlar da iptaledilebilir kararlardır[13].
TTK md. 413/2’de gündemde gösterilmeyen konularda karar
alınamayacağı hükmüne yer verilmekle yetinilmiş, bu hükme tabi olmayan
kararlardan açıkça sözedilmemiştir. Ancak hukukumuzda doktrinde genel kurulun
olağanüstü olarak toplanmasının ve yönetim kurulu üyelerinin azlinin gündemde
bulunmasa bile genel kurulda karara bağlanabileceği savunulmaktadır[14].
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin de yetkisiz organ ve
kişilerce yapılan davet üzerine toplanan genel kurullarda alınan kararların
yoklukla malul olduklarını kabul ettiği gibi eTTK’nun 368. Maddesinde(TTK md.
414) belirtilen merasime aykırı olarak yapılan davet üzerine toplanan genel
kurullarda alınan kararların da ilkin yoklukla malul ve daha sonra da iptal
edilebilir olduklarına[15] hükmetmiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, yukarıdaki görüşleri yanında,
ayrıca, sırf davet merasimine aykırılığın
alınan kararların iptaline tek başına neden oluşturamayacağı, sadece pay
sahiplerine TTK’nun 381/1 No.1 maddesinde belirtilen kolaylıklı şekilde iptal
davası açma hakkını vereceği, sözkonusu genel kurul kararlarının iptaline
hükmedilebilmesi için bunların ayrıca kanuna, anasözleşmeye veya afaki iyi
niyete aykırı olduklarının iddia ve isbat edilmesi gerektiği görüşünü de
benimsemiştir[16].
Genel kurulun toplantıya, yasa veya esas sözleşmeye göre
yetkili olmayanlar tarafından çağırılması, genel kurulda yasada öngörülen
toplantı ve karar yeter sayılarına aykırı olarak karar alınması, genel kurula
davetin yasaya veya esas sözleşmeye uygun biçimde yapılmaması, genel kurul
kararlarının yokluğuna yol açar.
4) DAVETSİZ GENEL KURUL
Davete ilişkin hükümlerle güdülen
asıl amaç, bütün pay sahiplerini genel kurul toplantısından ve toplantının
gündeminden haberdar etmek ve toplantıya katılabilmelerini sağlamaktır. Böylece
paysahipleri ortaklıktaki haklarını genel kurulda kullanabileceklerdir. Ancak
asıl amacın bütünüyle gerçekleştiği ve buna bağlı olan paysahipliği haklarının
kullanılabilmesi imkanının da doğmuş olduğu durumda artık davete de gerek olmamalıdır.
TTK’nun 416/1 Md. sine göre, ‘’Bütün payların sahipleri veya temsilcileri,
aralarından biri itirazda bulunmadığı takdirde, genel kurula katılmaya ve genel
kurul toplantılarının yapılmasına ilişkin hükümler saklı kalmak şartıyla,
çağrıya ilişkin usule uyulmaksızın, genel kurul olarak toplanabilir ve bu
toplantı nisabı varolduğu sürece karar alabilirler.’’ Hükümden anlaşıldığı
üzere kanun koyucu davetsiz bir genel kurulun var sayılmasını şu iki koşulun
gerçekleşmesi durumunda kabul etmektedir. 1-Bütün payların sahip veya
temsilcilerinin hazır bulunmaları, 2-Paysahiplerinin toplantıya ve karara
itiraz etmemiş bulunmaları.
5)GENEL KURULUN TOPLANMASI
Kanun kurula katılmanın ve oylamanın doğru ve güvenli
cereyanını sağlamak amacıyla toplantıda hazır bulunan paysahipleri veya
temsilcilerinin ad ve soyadları ile adreslerini ve pay miktarını gösteren ve
toplantıyı yöneten başkan tarafından imza edilen bir cetvelin (hazirun
cetvelinin) ilk oylarıntoplanmasından önce hazır bulunanların görebilecekleri
bir yere asılmasını emretmiştir(TTK md.417). Cetvelin hiç veya gereği gibi
hazırlanmaması yağut paysahiplerinin incelemelerine hazır bulundurulmaması genel kurulun ve dolayısıyla
kararın mevcudiyetini değil geçerliliğini etkiler, yani iptaledilebilirliğe yol
açar[17].
TTK md. 418’e göre, ‘’... bu Kanunda veya esas
sözleşmede, aksine daha ağır nisap öngörülmüş bulunan hâller hariç...’’
ibaresinde anlaşılacağı üzere toplantı yetersayısı ile ilgili hüküm emredici
olmayıp ‘’yedek’’ bir hükümdür[18].
Kanunun toplantı yetersayısı ile ilgili hükümlerine aykırılık halinde genel
kurulun ve bu kurulda alınan kararların yokluğunu kabule imkan yoktur; aksine
bu durumda hatalı olarak toplanmış bir
genel kurul sözkonusudur ve bu kurulda alınan kararlar da iptaledilebilir
kararlardır[19].
Ticaret ortaklıklarının ve bu arada anonim ortaklıkların
medeni haklardan istifade ehliyetleri gerek iç ve gerekse dış ilişkide işletme
konuları ile sınırlanmış olup bu sınırın dışında yapılan işlemler(örneğin genel
kurulda işletme konusu dışında alınan kararlar) istifade ehliyetinin dışında
bulunmaları nedeniyle yoklukla maluldur[20].
Ortaklık içi ilişkilerle ilgili olmayan, yani üçüncü
kişilerin haklarına müdahale oluşturan veya diğer organların münhasır
yetkilerine giren hususlara ilişkin bulunan genel kurul kararları hiçbir hüküm
doğurmazlar[21].
Sözü edilen üçüncü kişi kavramı bazen paysahiplerini de kapsar.
6) GENEL KURUL KARARLARININ YOKLUĞUNUN İLERİ SÜRÜLMESİ
Genel kurul kararlarının yokluğu, bunda hukuki yararı
bulunan herkes tarafından ve bir süreye bağlı olmaksızın itiraz şeklinde veya
dava yoluyla ileri sürülebilir. Yok olan bir genel kurul kararı şeklen meydana
gelmemiş olması dolayısıyla başlangıçtan itibaren hiçbir hüküm doğurmadığından,
bununla ilgili olarak açılan dava bir tesbit davası niteliğindedir[22].
Yokluğun itiraz şeklinde ileri sürülmesi belli bir şekle
tabi değildir. Bu konuda açılacak tesbit davası ise genel hükümlere tabidir.
B- GENEL KURUL KARARLARININ BUTLANI
Butlan, bir hukuki işlemin, hukuk düzeni tarafından
öngörülen geçerlilik şartlarını içermemesi nedeniyle başlangıçtan itibaren
hüküm ve sonuç doğurmamasıdır[23].
Butlan halleri bir genel kural olan BK’nun 19-20. Maddelerinde düzenlenmiştir.
Buna göre bir genel kurul kararı konusu bakımından, kamu düzenine, emredici hükümlere, ahlak ve adaba, kişilik haklarına
aykırı veya konusu bakımından imkansız ise, batıldır, yani hukuken bir
hüküm ifade etmez.
Yoklukla malul kararlar da olduğu gibi, batıl bir karara
karşı da, TTK md. 445 ‘deki 3 aylık hak düşürücü süreye tabi olmaksızın her
zaman butlanın tesbiti davası açılabilir. GK kararının batıl olduğu sadce
işlemin tarafları tarafından değil, herkes tarafından ileri sürülebilir. Ayrıca
yargıç, GK kararının geçersiz olduğunu re’sen de dikkate alır. Bu itibarla,
teknik olarak geçersizliğin ileri sürülmesi bir def’i değil, itirazdır[24].
Yokluk ve butlanın hukuki sonucu her ikisi de baştan
itibaren hükümsüzdür. İkisi arasındaki fark teoriktir. Yoklukla malul GK kararı
‘’kurucu unsurları içermemesi’’ nedeniyle mevcut değildir; geçersiz GK kararı
ise, mevcut olmakla birlikte ‘’geçerlilik unsurlarını içermemesinden’’ dolayı
ölü doğmuştur[25].
TTK’da bulunan butlan halleri md.447 hükmünde özel olarak
düzenlenmiş bulunmaktadır. Buna göre genel kurul kararının:
a) Paysahibinin genel kurula katılma, asgari oy, dava ve
kanunen vazgeçilmez nitelikte haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran,
b) Paysahibinin bilgi alma inceleme ve denetim haklarını,
kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran ve
c) Anonim şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin
korunması hükümlerine aykırı olan
1- Paysahibinin Vazgeçilmez Nitelikteki Haklarını
Sınırlandıran veya Ortadan kaldıran GK kararları
Vazgeçilmez hakların
sınırlandırılamazlağını, ortadan kaldırılamazlığını zedeleyen GK kararları
batıl addedilmiştir[27](TTK
Md. 447-1/a). Lakin pay sahiplerinin vazgeçilmez nitelikteki haklarını
sınırlandıran her türlü GK kararının yaptırımı butlan değildir. Bu konuda
ölçüt, münferit bir hadisede pay sahiplerinin vazgeçilmez haklarını ihlal eden
GK kararlarının yaptırımı iptal edilebilirlik iken, sözkonusu hakları ortadan
kaldırmaya matuf GK kararlarının yaptırımı butlandır[28].
2- Pay sahibinin Bilgi Alma, İnceleme ve Denetleme
Hakkını Kanunen İzin Verilen Ölçünün Ötesinde Sınırlandıran GK kararları
Bu durum TTK md. 447-1/b
‘de butlan sebebiyle hükümsüzlük hali olarak belirtilmiştir. A.Ş. ‘lerde bilgi
alma hakkı vazgeçilmez haklardandır. O halde söz konusu hakları bazı pay
sahipleri açısından kaldırmanın ötesinde söz konusu hakları kaldırmak veya
sınırlamak gayesi var ise karar butlan ile sakatlanmış olacaktır[29].
3- Şirket Temel Yapısını Bozan veya Sermayenin Korunması
Hükümlerine Aykırı Olan GK Kararları
Bu butlan
sebebi TTK md. 447/1-c ‘de düzenlenmiştir. A.Ş. ‘nin temel yapısını oluşturan
özelliklerin bazıları; sermayenin paylara bölünmüş olması, sınırlı mesuliyet,
anonimlik, payların devredilebilirliği, YK ve GK’nın devredilemez görev ve
yetkilerinin belirtilmiş olması, hesap verilebilirlik gibi özelliklerdir.
Örneğin YK üyesi olmayan bir şahsa üyelik hakkı tanınması şeklindeki GK kararı
da A.Ş.’nin organik yapısına aykırı bulunacağından batıldır. Bu gibi A.Ş. ‘in
yapısına uymayan GK kararları batıl olacaktır.
4- Diğer Butlan Sebepleri
TTK md.447’de batıl olan GK kararları sınırlı sayıda
değildir. Sayılan haller dışında da GK kurul kararlarının batıl olması durumu
ortaya çıkabilir. Öyleyse, TTK’da açıkça belirtilen bir neden görülmese dahi
bir A.Ş. GK kararının emredici kurallara, ahlaka, kamu düzenine aykırı olması
halinde butlan yaptırımı gündeme gelecektir.
-Emredici Hükümlere Aykırılık:
Mutlak emredici hükümler doğrudan doğruya kamu çıkarına
ilişkin bulunan, uyulması ve uygulanması hiç bir suretle paysahiplarinin arzu
ve takdirlerine bağlı olmayan hükümlerdir. TTK’nda ve diğer kanunlarda yer alan
bu türden hükümlere konuları itibariyle aykırı bulunan genel kurul kararları
batıldırlar.
Anonim ortaklık alanında genel kurul kararlarının
unsurlarına, anonim ortaklığın temel niteliklerine ve ortaklık alacaklılarının
çıkarlarının korunmasına ilişkin bulunan hükümler mutlak emredici
niteliktedirler. Bu hükümleri; 1) Genel kurul kararlarının unsurlarına ilişkin,
2) Ortaklığın temel niteliklerine ilişkin ve 3)Alacaklıların çıkarlarının
korunmasına ilişkin emredici hükümler olarak sıralayabiliriz.
-Ahlak ve Adaba Aykırılık
Genel kurul kararlarının ahlak ve adaba aykırılığı;
1)Kararın konusu bakımından, 2)Kararın amaç ve konusundan anlaşılan genel
karakteri bakımından ve 3)Kararın meydana gelişi bakımından söz konusu
olabilir. Kararın konusu bakımından ahlak ve adaba aykırılık genel kurul
kararının bizatihi konusunu teşkil edip, onun mteninden anlaşılabilir.
Amaç ve konusundan anlaşılan genel karakteri bakımından
anlaşılan genel kurul kararı sırf konusu bakımından değil de amaç ve konusundan
anlaşılan genel karakteri itibariyle ahlak ve adaba aykırı olabilir. Bu konuda
Moroğlu, genel kurul kararının konu saik ve maksatlarından anlaşılan genel
karakterleri itibariyle ahlak ve adaba aykırı bulundukları durumlarda BK md.
20’deki butlan müeyyidesini uygulamaya TTK 381. Md.’nin metni karşısında esas
itibariyle imkan yoktur.
Diğer butlan sebepleri,
TTK ve BK ‘nın ilgili hükümlerinden yararlanılarak da tespit edilebilir.
Örneğin eşit işlem ilkesine aykırılık durumunda alınan GK kararları batıldır.
GK’ya katılma, bilgi alma ve inceleme hakkı mutlak eşitlik ilkesinin geçerli
olduğu haklardandır.
Sorumluluk
hükümlerini(md.549 ve md.554.) ortadan kaldırmaya yönelik GK kararları da
batıldır. Bu hükümler kamu düzeniyle ilgili olduğundan dolayı batıldır.
A.Ş.’nin alacaklılarını, çalışanlarını, muhtemel pay sahiplerini koruyan
hükümlere aykırı GK kararları[30], kesinleşmiş
mahkeme kararına aykırı GK kararları[31],
payın itibari değerinin yasaya aykırı belirlenmesi yönündeki GK kararları[32],
butlan hallerinden bazılarıdır. Butlan halleri kanunda sınırlı olarak
sayılmadığından çeşitli şekillerde ortaya çıkabilir.
BUTLANIN TESBİTİ DAVASI
TTK ‘nda butlan
sebeplerine yer verilmişken, butlanın ileri sürülebilmesi için açılacak butlan
davası hakkında bir düzenleme yapılmamıştır.
Ancak TTK md. 448-451 md. lerinde; iptal veya butlan
davası açıldığında yönetim kurulu söz konusu davanın açıldığını ve duruşma
gününü usulüne göre ilan etmelidir. Ayrıca bu ilanı şirketin internet
sitesinden yayınlamalıdır. Butlan davası kesinleştikten sonra bütün pay
sahipleri hakkında hüküm ifade eder ve yönetim kurulu bu kararın bir suretini ticaret siciline
tescil ettirmeli ve internet sitesinde yayınlamalıdır.
Butlanın tesbiti davasında, bir menfaatin söz konusu
olması halinde, alınan GK kararının batıl olduğunun tesbiti için dava
açılacaktır.
Butlan her zaman herkes tarafından ileri sürülebileceğinden,
GK kararının batıl olduğuna ilişkin bir tespit davası açılabileceği gibi,
açılmış bir davada tarafların ilgili GK kararının butlan ile sakat olduğunu
ileri sürmesi de mümkündür[33].
Kaldı ki, taraflar bu hususu ileri sürmese dahi hakim butlan halini re’sen
daikkate almalıdır. Butlanın tesbiti davasında görevli ve yetkili mahkeme
şirket merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesidir. Dava sonucu
verilecek karar tüm pay sahipleri için geçerli olacaktır.
KAYNAKÇA
ARSLANLI Halil, Anonim
Şirketler, I. Anonim Şirketin Organizasyonu ve Tahviller, İstanbul 1960.
ARSLANLI Halil, Anonim
Şirketler, II-III. Anonim Şirketin Organizasyonu ve Tahviller, İstanbul 1960.
ATİK
Bekir, Örnek İçtihatlarla Anonim Şirketlerde Genel Kurul Toplantısı, Ankara
2013.
İMREGÜN Oğuz, Anonim
Ortaklıklar, İstanbul 1989
İMREGÜN
Oğuz, Türk Ticaret Kanununa göre Ticaret Şirketlerinin Ehliyeti ve Temsili,
II. Banka ve Ticaret Hukuku Haftası, Ankara 1962
MOROĞLU Erdoğan, Anonim
Ortaklıkta Genel Kurul Kararlarının Hükümsüzlüğü, İstanbul 2009
MOROĞLU
Erdoğan, Yargıtay Kararları Sempozyumu C. VIII
PULAŞLI Hasan, Gazi
Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XVII, Y.2013, Sa. 1-2 885 Anonim Şirket
Genel Kurul Kararlarinin Sakatliği Ve Müeyyidesi
[1] PULAŞLI Hasan, s.886.
[2] PULAŞLI Hasan, s.886.
[4] PULAŞLI Hasan, Gazi
Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XVII, Y.2013, Sa. 1-2 885 Anonim Şirket
Genel Kurul Kararlarinin Sakatliği Ve Müeyyidesi
[6] Av. Bekir ATİK, Örnek
İçtihatlarla Anonim Şirketlerde Genel Kurul Toplantısı s.54.
[7] MOROĞLU, Erdoğan Anonim
Ortaklıkta Genel Kurul Kararlarının Hükümsüzlüğü, İstanbul 2009, s.65
[9] Moroğlu, TTK ve İlgili
Mevzuat s.255-257.
[10] Moroğlu, Yargıtay
Kararları Sempozyumu C. VIII, s.50 vd.
[11] Moroğlu, Yargıtay
Kararları Sempozyumu C. VIII, s.58. dipnot No:32.
[12] Moroğlu, A.O., s.90-91.
[13] Moroğlu, A.O., s.91.
[14] Bkz. Moroğlu, s.94;
Arslanlı Halil, Anonim Şirketler, ıı-ııı. Anonim Şirketin Organizasyonu ve
Tahviller, İstanbul 1960. s.23 ve dipnotu No:66; İmregün Oğuz, Anonim
Ortaklıklar, İstanbul 1989, s.118-120.
[15] Moroğlu, A.O., s.97.
[16] Moroğlu, A.O., s.97.
[17] Moroğlu, A.O., s.107-108.
[18] Moroğlu, A.O., s.109
[19] Arslanlı (A.Ş. II-III,
S.39’da dipnot No:101)
[20] Arslanlı, A.Ş. I, s.31,
İmregün, Türk Ticaret Kanununa göre Ticaret Şirketlerinin Ehliyeti ve Temsili,
II. Banka ve Ticaret Hukuku Haftası, Ankara 1962, s.277 vd.
[21] Arslanlı A.Ş. II-III, S.6
[22] Moroğlu, A.O., s.127-128.
[23] PULAŞLI Hasan, s.255.
[24] PULAŞLI Hasan, s.895.
[25] PULAŞLI Hasan, s.895.
[26] PULAŞLI Hasan, s.895.
[27] METİN Umut, İstanbul Barosu Dergisi, Cilt 87 Sayı 4, 2013, s.177.
[28] İstanbul Barosu Dergisi, Cilt 87 Sayı 4, 2013, s.177.
[29] İstanbul Barosu Dergisi, Cilt 87 Sayı 4, 2013, s.179.